İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Haziran 2012 Pazar

İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman


HAYATA DAİR SAÇMALAMACALAR VOL9:

"İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman"


Bugün 3 Haziran. Kurtuluşun sabırsız ağaçları, yeşilin en telaşlı tonunda, gecikmiş bir baharı yaşıyor. Dikkatli dinlerseniz kuşların çığlıklarını duyabilirsiniz, cebecinin beton yalnızlığının arasına serpilmiş ağaçlarının dallarından. Doğru basılmış notalarla yükseliyor rüzgar bugün, 50.Yıl Parkından Mamak'a doğru, hafif ve huzurlu. Bulutlar yine yerlerini almaya başladılar. Bugün Ankaralılar için Vivaldi'nin ilkbaharını çalacaklar gibi gözüküyor. Sokaktan yine aynı sesler yükseliyor. Çocuklar değişiyor, kaldırımlar değişiyor, oyunlar değişiyor, binaların dışları, içleri değişiyor, sokak lambaları değişiyor, asfaltlar değişiyor ama sesler hep aynı kalıyor. Yönetimler değişiyor, yönetenler değişiyor, yönetilenler değişiyor, yöntemler değişiyor, çığlıklar değişiyor, hüzünler değişiyor, umutlar değişiyor, beklentiler değişiyor, mutlu eden şeyler değişiyor, “boğazlanan bir çocuğun kanı gibi” akıyor zaman ve hep birşeyler değişiyor. Ama değiştirilemeyecek birşeyler kalıyor hep. Mesela güneş değişmiyor, yeşil değişmiyor, mavi değişmiyor, yağmur, bulut, deniz, özlem, umut değişmiyor. İnsana dair birşeyler hep aynı kalıyor. Doğaya ait birşeyler hep aynı kalıyor. Bugün yine 3 Haziran. Takvimin icadından beri yaşanan bu tarihte aynı kalan birşeyler var hep. O değişmeyen özü görebilen bazı insanlar geliyor zamanın bir yerinde ve bunu anlatıyorlar insanlara. Şiirlerle, şarkılarla, resimlerle, hikayelerle anlatıyorlar. Çoğu zaman anlamıyor insanlar onları. Ama onlar ölümsüzlüğe erişiyorlar, zamanın çok ötesinde hep yaşamaya devam ediyorlar. Yıllar sonra bile aynı hissi, zamanın bir yerinde, en ihtiyacı olan insanlara, en ihtiyacı olduğu zamanda hissettirebiliyorlar. Onlar ağacın yeşilinde, gökyüzünün mavisinde, yağmurun kokusunda, denizin sesinde, insanın duygularında yaşıyorlar. Ankara bugün de, her gün olduğu gibi, yine Nazım Hikmet'i yaşıyor. İşte bunu kimse değiştiremez.
Share:
Scroll To Top