Doç. Dr. Ohannesburg etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doç. Dr. Ohannesburg etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Kasım 2013 Çarşamba

Türkiye ve İngiltere Vatandaşlarının Ortak Noktası: Sperm Kokusunu Çok Merak Etmeleri.

Bu resim, "Üzerine Tıklarsanız Büyür" (ÜTB) teknolojisine sahiptir. ©hyposapiens.com


Küreselleşmenin doruklarında olduğumuz 21. yüzyıl başlarında, binlerce kilometre uzakta yaşayan, birbirlerini rüyada görme olanağına bile sahip olmayan insanların düşünce ve yaşam tarzındaki farklar giderek azalmaya başladı.Bu yeni düzen kimilerine göre, para dışında kutsalı olmadığı, kültürel değerleri yerle bir edip insanları tek tipleştirdiği için eleştiriliyor. Kimilerine göre ise küreselleşme, bir Migros kasiyerinin, Rahmi Koç'la aynı model telefonu kullanabilmesi gibi olanaklar sağladığından daha eşitlikçi kabul ediliyor.

Her ne kadar Hollywood etkisiyle robotlaştırılmaya çalışılan milyarlarca internet insanı olsa da(bu arada, yeryüzünde internet erişimi olan 2,7 milyar kişi var yani dünya nüfusunun %39'u[1]) , zaten bir çok ortak noktamız olduğunu düşünüyorum, veya başka bir açıdan değerlendirirsek, farklı yaşantıları, hayat tarzları olan farklı kültürlerin tektipleştirilmesinin başarıyla devam ettiği sonucuna da ulaşılabilir. Bu benzerliği biraz anlayabilmek için Google'ın arama sonuçlarına bakmayı uygun gördüm. Malumunuz Google'ın arama kutusuna bir veri girdiğinizde en çok aranan 4 örneği kullanıcıya öneriyor. Google'ın Türkiye versiyonu olan google.com.tr ile İngiltere versiyonu olan google.co.uk'in sonuçlarını karşılaştıracak olursak:

1. Günah olup olmadığı en çok merak edilenler:
Türkiye'de: Oruç bozmak, öpüşmek , kürtaj, fal baktırmak.
İngiltere'de: Gay olmak, içki içmek, dövme yaptırmak, boşandıktan sonra evlenmek.

2. Nasıl koktuğu en çok merak edilenler:
Türkiye'de: Vajina, esrar, sperm, kokarca.
İngiltere'de: Sperm, esrar, küf, kokarca

3.Tadının nasıl olduğu en çok merak edilenler:
Türkiye'de:Sperm,rakı
İngiltere'de:Kaka(böyle merak olmaz olsun), votka, tarçın, insan eti.

Sonuç: Yasaklar, merak etmeye engel değildir aksine her bilinmez gibi insanlığın ilgisini daha çok çekerler. Yasak-Özgürlük dengesi iyi kurulamazsa, insanlığı ileriye götürecek olan bilimsel merakın yerini, cinsellik merkezli obsesif düşünceler ve bir süre sonra kompulsif eylemler yer alabilir.

1.http://www.itu.int/en/ITU-D/Statistics/Documents/statistics/2012/ITU_Key_2006-2013_ICT_data.xls
Share:

10 Kasım 2013 Pazar

Doç. Dr. Ohannesburg Strikes Back: Doçentlik Tezimden Esintiler - Psödoefedrin


Sinüzitlinin En İyi Dostu Mendildir (Ayrıca Yatak Başında Duran Bir Rulo Tuvalet Kağıdı da Kötü Gün Dostudur)

2-3 yıldır sinüzitten müzdaripim,artık kronikleşti. Kış ayları ve rüzgarlı havalar benim için tam bir kabus. Uzun saçlarımın katili sinüzit için en etkili tedavi antibiyotik, steroitli burun spreyi ve burun akıntısını gideren psödoefedrin(α1-adrenerjik reseptör agonisti yani damarlar üzerinde adrenaline benzer etkiler oluşturan madde şeklinde özetleyebiliriz, burundaki damarları daraltıp daha az salgı çıkmasına neden oluyor) içeren ilaçların kombinasyonundan oluşuyor. Fazla antibiyotik kullanmak istemediğimden, bazen sadece burun akıntımı kontrol etmesi için Clarinase, Sudafed gibi psödoefedrin içeren ilaçları kullanmayı tercih ediyorum. Genelde clarinase kullandığım halde dün hayatımda çılgınca bir değişiklik yapıp (ne kadar heyecanlı bir yaşamım olduğunu buradan anlayabilirsiniz) Sudafed alayım dedim.



Eczaneye gittiğimde ise bu ilacın ancak doktor raporuyla verilebildiğini öğrendim. Yani clarinase (psödoefedrin+loratadin) reçeteye tabii değil ama sudafed(psödoefedrin) reçeteye tabiiymiş. Nedenini eczacı bey de bilmiyormuş.

Eczacılık... Gerçekten Güzel Meslek...


Eve geldim araştırdım sonuç şu: Psödoefedrin, yapısal-kimyasal benzerliğinden dolayı Methamphetamine(doping maddesi, şu ünlü dizi Breaking Bad'de lafı bolca geçen yasaklı madde) yapımında kullanılıyormuş ama yanına loratadin veya NSAID(ağrı kesici-anti inflamatuar) gibi bir madde eklenince bu yapılamıyormuş. Bunun için saf olarak psödoefedrin içeren ürünler için reçete lazımken yanında başka maddeler eklenmiş şekilde satılan ilaçlar için reçete gerekmiyormuş.


Konu Hap-Map Olunca Bu Klişe Fotoğrafı Kullanmadan Edemedim. Hurriyet.com'a Selam Ederim.

Bundan dolayı firmalar etkisi daha az-kısa olsa da fenilefrin(Pheniylephrine) gibi alternatif kimyasallara yönelmişler. Hatta Sudafed pazar payını kaybetmemek için psödefedrin yerine fenilefrin kullandığı "Sudafed PE"'yi piyasaya çıkarmış. Bu ürün Türkiye'de bulunmuyor fakat zaten Theraflu gibi sıkça kullanılan semptomatik grip ilaçlarında da psödoefedrin yerine fenilefrin kullanılıyor.

ABD Psödoefedrine Savaş Açtıktan Sonra Firmalar Fenilefrin'e Yöneldi


Ayrıca psödoefedrin kendi başına alındığında bile doping etkisi yapabiliyor. Hatta 2010 Sydney Olimpiyatları'nda Romen jimnastikçi Andreea Răducan, takım doktorunun verdiği psödoefedrin içeren 2 adet soğuk algınlığı hapını aldıktan sonra verdiği idrar örneğinde yasaklı maddenin çıkması üzerine altın madalyası elinden alınmış ve bundan dolayı Romanya Olimpiyat Komitesi Başkanı istifa etmek zorunda kalmış.



Kaynaklar:
1.http://www.wada-ama.org/Documents/World_Anti-Doping_Program/WADP-Prohibited-list/WADA_Additional_Info_Pseudoephedrine_2010_EN.pdf
2.http://www.sudafed.com/products/adult/sinus-pressure-pain/sudafed-pe-pressure-pain
3.http://reason.com/blog/2006/12/24/man-arrested-for-allergies

Share:

12 Mayıs 2013 Pazar

Doç. Dr. Ohannesburg Sert Dille Uyardı: Mezuniyet Fotoğraflarını Adam Gibi Çektirin



Merhaba okurlar. Çiğ köfte işine girdiğim için uzun zamandır yazamıyordum. Sizinle tekrar buluştuğum için çok mutluyum.

Minimum 6 senedir bitirmek için debelenilen okul nihayet bitmek üzere. Heyecanlar bazen dorukta, bazen de TUS'un verdiği gerilimden dolayı dipte. İntörnler  bu labil dönemlerinde bir yandan hastane işleriyle uğraşırken bir yandan da fotoğraf, yıllık, mezuniyet balosu üçgeninde oradan oraya koşturuyor. Bu işlerden en çok dikkat çekeni şimdilik mezuniyet fotoğrafları. Şimdilik diyorum çünkü mezuniyet balosunda kim ne giyecek, "Bu nasıl olsa son gecemiz haydi yardıralım" mentalitesiyle kim kime nasıl bir girişimde bulunacak hiç bilemiyorum.

Halyanet! Unutulmaz anlarınızda hep yanınızda!


Bu aralar fotoğraf çekimleri için  kıyafetler alınıyor, makyajlar yapılıyor ve fakültenin anlaştığı fotoğrafçıya gidiliyor. Müşterileri havaya sokmak için yüksek tempolu, yüksek sesli pop müziğin çalındığı stüdyoda fotoğrafçının direktifleriyle pozlar veriliyor. Tıp fakültesini bitiren birinin mezuniyet cübbesiyle, stetoskopuyla fotoğraf çektirmesi gayet normal. Hatta isterse içeriye elektrikli testere soksun böyle versin pozunu, bu da bizi ilgilendirmez, hatta hayatımıza renk getirmiş olur, gider tebrik ederim. Fakat içinde muhtemelen vişne suyu olan bir enjektörü havaya boşaltırken poz veren yaklaşık 100 kişinin varlığı, bu insanların yaratıcılık seviyeleri ve estetik anlayışlarıyla ilgili ciddi endişe duymama sebep oluyor.


Share:

4 Aralık 2012 Salı

Doç. Dr. Ohannesburg'un Konser Güncesi: Napoli - Vadoinmesico Konseri

Hyposapiens öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında 3 aylığına İtalya/Napoli'ye gönderildim. Şubat'a kadar (hadi olmadı Ekim'e kadar) sizlerle gözlemlerimi paylaşacağım.

Günlerden cuma, cumartesi gecemizi nerede geçireceğimizi kara kara düşünüyoruz veya bunu sadece ben düşünüyorum çünkü her gün aynı insanlarla aynı yere gidip aynı şeyleri içip bedenimde yarattığı aynı reaksiyonu tecrübe etmekten sıkıldım. EkşiSözlükte, troll başlığı da olsa şöyle bir şey var: cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan. Öyle gülüp geçmeyin efendim insanın içine oturuyor. Ayrıca içimizdeki aktivasyon enerjisi öyle 3-5 kişi toplanıp pişti oynayınca geçecek kadar da az değil, deyim yerindeyse "atraksiyon" arıyoruz. Ne yapmak lazım? Belki tiyatro ama yok olmaz hem bilet yok hem de yarım yamalak anladığım bir dildeki oyun için Avrupa parasıyla 15 kağıt veremem belki bir kaç ay sonra giderim.

Altımızda Limuzin Var Nereye İstersek Oraya Gidiyoruz(Limo'yu ben kullandığım için fotoğraf çekme işleri de hep bana kalıyor)



Birkaç saat süren araştırmaların sonunda Napoli'de daha önceden hiç bulunmadığımız bir mekana, Vadoinmessico ( İtalyanca:Meksika'ya Gidiyorum[i go to mexico]) isimli bir müzik grubunun geleceğini buluyorum. Eski alışkanlık hemen Myspace sayfalarına bakıyorum ama fazla bilgi yok ardından Facebook'tan ayrıntıları öğreniyoruz. Londra'da yaşayan 5 kişilik bir grup,üyeleri Italya,Meksika,İspanya ve İngiltere'den. Yaptıkları türü  "nostalgic psychedelic freak-folk" olarak tanımlıyorlar. Freak Folk'a takılmamak elde değil, tanımlayabilmek güç, Folk'un avant garde'ı diyorlar. Hem folklorik hem yenilikçi. İroniden çıkabilene aşk olsun. Bu arada en meşhur şarkıları olan Pepita Queen of the Animals'a çektikleri klibi buluyorum dinliyorum fena değil, izliyorum düşük bütçeli ve komik. Enstrüman yelpazesi geniş, vurmalılar ayrı bir hava katmış. Şarkı direkt olarak vokal+enstrümanlarla başlıyor(zönk diye), kalıplara uymayan her şeyi beğenmek zorunda değiliz tabii ama bu güzel olmuş diye düşünüyorum.




 Neyse efendim sonuç olarak bu konserin güzel bir alternatif olduğunu arkadaşlarıma anlatmaya kalıyor iş. Başlıyorum anlatmaya sonra laf lafı açarken bunlar başlıyorlar evlerini övmeye! araya biri giriyor benim evimde kalorifer var diyor diğeri ohoo ne diyorsun benim evime haftada 2 gün temizlikçi geliyor diyor diğeri başka bir şey derken ben de "biz o.çocuğuyduk" diye bağırsın birisi diyorum. Kimse anlamıyor çok üzülüyorum "ulan koskoca toplulukta karikatür kültürü olan kimse mi olmaz?" diye. Sonra buluyorum gösteriyorum bir kısmı gülüyor bir kısmı anlıyor ama gülmüyor, birisi de hiç anlamıyor.(Bu insanlar Türkiye'den gelen insanlar bu arada, değilse odadaki Amerikalının ne diyor lan bunlar bakışı atması bana çok koymadı)

Söz konusu Karikatür
İnsanlar konsere gelmeye ikna oluyorlar bir şekilde ,çünkü yapacak daha iyi bir alternatifleri yok. Çıkıyoruz yola , zaman kaybettiğimiz için konser saatinden 2 saat sonra ulaşabiliyoruz Lanificio 25 denilen yere, gösterimiz burada olacak. Ömrümde gördüğüm en salaş canlı performans alanı. Kale benzeri bir tarihi yapının zemin katındayız zaten Napoli'nin şehir merkezi'ne çivi bile çakamıyorsunuz tarihi dokuyu korumak adına.Bulunduğumuz yer zindandan bozma. Dışarıda ışıklandırma hemen hemen hiç yok, inanılmaz bir atmosfere sahip. Kapıdaki kalabalığa sorunca endişemiz büyük bir rahatlamaya bırakıyor kendini zira grup daha sahneye bile çıkmamış.

"Konser nasıldı?" derseniz, "işte böyleydi" derim.

İçeri girdiğimde Brezilyalı arkadaşımla karşılaşıyorum, kendisine konseri ben önermiştim geldiğini görünce şaşırıyorum. "Teşekkür ederim" diyor. 2 saat önce gelmiş, henüz grup üyeleri ve barın sahibinden başka kimse yokmuş  yürüyerek beraber şehri gezmişler. Beni de grup üyeleriyle tanıştırıyor. "Ortam zaten samimiydi şimdi hepten aile toplantısına döndü" diyorum içimden. Yok arkadaş konser öncesi grup üyesiyle tanışmayacaksın adamın sıradanlığını gördükçe gösterinin tüm heyecanı kaçıyor, bırak hafızanda sahnedeki görüntüsü kalsın sadece. Konser başlıyor. Müzik kaliteli ama mekan küçük ve taştan olunca fazla yankı yapıyor. Avrupa turnesinin sonu olması nedeniyle ve akşam yürüyerek şehri turlamalarından dolayı olacak ki sadece 1 saat sahnede kalıyorlar.Gösterinin kısa sürmesinde hiç cover çalmamalarının payı da olabilir zira sadece iki adet albümleri var. Konserin ardından 2 kişi sahneye lap toplarıyla çıkıp sırayla rock-dance parçaları çalıyorlar. Herkes dans ediyor. O sırada nedense fotoğraf çektirdik ve etrafımızdaki tüm insanlar fotoğrafa dahil oldu. Dedim ya çok samimi bir ortam var.

"N'oluyoruz Yahu" Derken Flaş Patlayıverdi 



 Sıra Kurt Cobain dendiğinde akla gelen ilk şarkıya gelince Vadoinmessico üyeleri yanımızda bitiyorlar ve "with the light's out it's less dangerous" kısmında pogo yapmaya başlıyorlar. Adamlar zaten 5 kişi, yani pogo için yeterli sayıdalar. Bu durum karşısında mekan hemen hemen boşalıyor. Şarkı bir sakatlık çıkmadan sonlanıyor ve herkes evine gidiyor.

 Grubun Sahnedeki Müzikalitesi:7/10
 Sahne Gösterisi:2/10
 Seyirciyle İletişim:3/10
 Grup Üyelerinin Pogo isteği: 10/10
 Mekanın Akustiği:5/10
                 

Vadoinmessico Facebook Sayfası
Vadoinmessico Resmi Web Sayfası


Benim Gibi Kapının Yerini Bulamayanlar İçin Lanificio'nun Girişi(google haritalar yardımıyla)
Share:

10 Eylül 2012 Pazartesi

Dr. Ohannesburg'un Güncesi: Gece 3'te Acil Serviste Açlıkla İmtihanım

Yine bir gün Melis ve arkadaşlarıyla eğlenirken. Ankara'da her gecemiz böyle geçerdi. Gençtik , Tıp Fakültesi'nde okuyorduk, her gün 10 saat dersimiz vardı ve okulumuz Temmuz ayında tatile giriyordu.Bizim böyle ortamımız olmayacaktı da kimin olacaktı!? 


Eğlencenin dibine vurup kahkahanın doruklarında gezdiğimiz her çılgın Ankara gecesinden sonra açlığımızı bastırmak için Gençlik Caddesi'ne Pikolet`in baharatlı kuzu barsaklarını yemeye koşardık. Bir yandan  "fransız usulu e.coli'de marine edilmiş jülyen doğranmış ileum"'larımızı yerken bir yandan da önceden alınan etanolün etkisiyle "ulan adamlar karşıya nöbetçi kokoreççi diye bi' yer açmış hiç  de müşterisi yok, hobi olarak kokoreççilik yapıyorlar herhalde ehe mehe" şeklinde düşüncelere dalardık.



Pikolet'e gittiğimiz gecelerin de bundan altta kalır yanı yoktu. Al pizzayı koy yerine kokoreçi aynen öyle. (Genç arkadaşlarım lütfen şunu unutmayın, hiçbir kız lezzetli bir kokoreçe hayır diyemez)

Dün acilde gece nöbetinde sıhhıye'ye kokoreç getirebilen tek yerin Nöbetçi Kokoreç oldupunu öğrenince gözümüzdeki değeri 10 kat arttı adeta 3. gözümüz açıldı, aydınlandık. Meğer adamların misyonu, kokoreçin henüz ulaşamadığı, modern toplumun kenara köşeye attığı izbe hastanelerdeki nöbetçi doktorlara dahi kaliteli yiyecek ulaştırmakmış. Birer yarım acılı yiyip kendimize geldik ve iş verimimizi artırdık. Kendilerine Tıp Bilimi'ne yaptıkları bu katkıdan dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.

Acil Durumlar İçin Nöbetçi Kokoreççi'nin numarasını da vermeyi unutmayalımm 0312 212 55 55. Son numarayı 5 yerine 1 yaparsanız Bahçelievler'de bir kız yurdu çıkıyor, bu da yurdum gençliğine benden bir kıyak olsun.

Bir başka yazıda görüşmek üzere.

Mutlu Son

Share:

26 Nisan 2012 Perşembe

Doç. Dr. Ohannesburg sorularınızı cevaplandırıyor: Stajyer doktor nedir?

Merhaba sevgili okurlar, bu köşede elimden geldiğince "Rüyada atın üstünde Hülya Avşar görmek ne anlama gelir?" veya "Başkaları napıyor şap ayarlıyor yoksa ben zurna mıyım he?"   gibisinden kimselere sormaya cesaret edemediğiniz soruları cevaplandırmaya çalışacağım.

Doç. Dr. Ohannesburg


Soru: Hocam merhaba, biz ailece çok merak ediyoruz hastanede yatarken stajyer doktor olduklarını söyleyerek yanımıza gelip donumuzun rengine kadar sorgulayıp giden, ondan sonra bir daha yüzünü görmediğimiz beyaz önlüklüler vardı, kim onlar?   
Rumuz: bel fıtığı


Cevab Veriyorum:  Bilim dünyasında stajiyerus relaxus medicalê olarak adlandırılan bu kişilere üniversite hastanelerinde sıkça rastlanmaktadır. Aslen tıp fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi olan bu zatlar genelde hastalardan edindikleri tıbbi bilgileri hocalarına sunduktan sonra hastaneden bir an önce çıkıp Sakarya Caddesinde midye bira yapmanın peşindedirler. Bazıları günün geri kalanı dersaneye giderek TUS olarak da bilinen Tıpta Ukulele çalma Sınavı'na hazırlanarak geçirir. Sade ve salaş giyinmeyi tercih ederler, özellikle uzun ütüsüz beyaz önlüğün üzerine takılmış sırt çantası en sevdikleri kombindir.

Başka bir yazımızda görüşmek üzere esen kalın.
Share:
Scroll To Top