Gezilecek yerler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezilecek yerler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Haziran 2020 Salı

GEZİLECEK YERLER 7: ŞİLİ

Elden gitmeden gidin: Şili

Biraz uzaklara gidelim dedim. Yeni havalimanından Güney Amerika'ya gidiyoruz. İST- ANF arası girişi çıkışı 13-14 saatte alınabiliyor. Hep sevmişimdir. Yarıküre değiştirmek çok keyiflidir, aynısı Avustralya'da da oluyor, mevsim gidiyor bir anda. Mevsiminize göre değişir ama bahar başında gitmek mantıklıdır güneye.
Şili garip bir ülke. Allende'yi deviren paşa Pinochet'i ve bilirdim çocukken. Gitarıyla şarkılar yapan Victor Jara'nın ise sonu hiç iyi olmamıştır. Ülkenin bu halini görünce, dünyanın jandarmasına teslim olduğunu anlamamak için kör, sağır ve dilsiz olmak bile yeterli değil.
Ülkemizde garip bir şekilde hep 4 mevsimi yaşadığımızın havası atılmıştır. Aslında çoğu ülke yaşar 4 mevsimi, hatta bazıları aynı zamanlarda yaşar. Esasen Şili'de buna yakın bir ülkedir. Güneyi donarken, kuzeyinde Pasifik'e girersiniz. Atacama'da kurak, Santiago'da Akdeniz iklimi vardır. Belki fazla duymamışsınızdır ama zengin de bir ülkedir, iyi ihraç yapar, üstüne ciddi turist çekiyorlar ülkelerine. Haritada kılıç gibi incecik durduğuna kanmayın, büyüklük olarak ülkemizden az küçükler.
Bizim turumuz önce kuzeye, zorlu koşulları olan, enteresan bir bölgeye olacak. Yüksek rakımlı, kurak, yağmursuz bir bölgeye. Antofagasta'ya indikten sonra rakımı yükselteceğiz. Bu arada ciddi oksijen düşüklüğü olduğundan rehberler buna hazırlıklı. Öyle hacıya gider gibi 20 yıl sonra gitmeyi de düşünmeyin, cenazeniz 1 ayda gelir oradan! Yol boyu, Şili'nin nasıl kalkındığını anlayacaksınız. Dünya'nın en önemli bakır ihracatçılarından Şili. San Pedro'ya geldik. Burası, garip bi yer, tek katlı, ufacık, hafif yeşillikli, ama son yıllarda her taraftan turist yağdığından kalacak yerleri çok, koşullar iyi değil ne yazık ki. Bu merkezden sağa sola günlük-saatlik turlar yapılıyor. Muhahhak yapılması gereken El Tatio gayzerine gitmek. Onun dışında Ölüler vadisi de görmelik. Bu geziler Atacama içinde olan turlar.
El Tatio gayzerleri
Atacama, yüksek bi rakımda, bi sebepten ötürü yağış almıyor, toprakta tuz çoğalıyor, hava kuruyor ve ot dahi bitmiyor. Dünya'da bu şekilde çok az yağış alan Sahra, Gobi, dönemsel olarak Okavango, Arap yarımadası var ancak, bunlar arasında  bir deniz kıyısına en yakın olan Atacama. Buna benzer bir yer bir de Antartika'da var. Araştırmacılar, yüzey yapı özellikleri ve az yağış almasından dolayı burada Mars çalışmaları yürütüyor. Bir de, ekvatora yakın olması ve yağmur aşındırmasından korunduğu için çok sayıda meteor toplanmış.
Sonrasında rotamıza güneye çeviriyoruz. Patagonya olarak anılan bölge her ne kadar Arjantin ve Şili'nin güney ucu olsa da, turist çeken kısım Şili tarafında çünkü bu bölgede Valdivian yağmur ormanları bulunmakta. Burası ülkemizde bilinmemekle birlikte, kendine has ekosistemi, buraya özgü canlıları ve boylamına göre değişen bitki örtüsü ile çok farklı bir yer. Kuzey-güney hattında uzanan, batısında okyanus, doğusunda And Dağları bulunan dar bir kıyı şeridi olan bu bölge, Şili hükümeti tarafından korunan bölgede kasım-şubat döneminde olan yaz aylarında ortalama sıcaklık 15 dereceyi bulduğundan makul bir seyahat rotası aslında.

Valdivian yağmur ormanları
Kuzay-güney hattı en uzun olan yağmur ormanı olduğundan, bitki örtüsündeki değişim de muazzam burada. Kuzeyi Akdeniz, ortası tropik, güneyi seyrek-kısa boylu bir bitki örtüsü. Pek çok noktası milli park ilan edilen yerlerde turlara katılmak mümkün. Queulat Park veya Cerro Castillo'ya gidilebilir. Buna artık ekoturizm deniyor. Her gün rağbetin yükseldiği, ısıl işlem görmemiş doğa arıyorumcular için birebir destinasyonlar. 
Devamında Şili'nin güney ucundan dünyanın diğer kutbuna gemi ile gidilebilir. Ülkemizde de bir süredir Antartika Bilim Seferleri yapılıyor, turistik gezi için şimdilik erken gibi. Buranın devamında Antartika'ya geçiş yapılabilir ancak bu başka bir yazımızın konusu.
Share:

28 Nisan 2013 Pazar

Gezilecek Yerler 6: Sahra Altı Afrika

      GEZİLECEK YERLER

      6 - Sahra Altı Afrika

      Bu günlük yazımı sahra altı Afrika'ya; sefil, hatta bazılarına göre lanetlenmiş topraklara ayırdım. Orası ki sömürgeye gelmiş yeni Avrupalıların sıtmadan kırıldığı; orası ki iç savaşlarla birbirini yok eden; orası ki her dini kutsal sayan. Aynı zamanda yerkürede insanoğlunun ayakları üstüne bastığı ilk yer.
      Şöyle bir harita çıkardım. Önce Angola'ya, Luanda Havaalanına ineceğiz. Heatrow dan çok planör kalkış pistlerini hatırlatıyor burası. 1 günlük konaklamadan sonra Kissama ulusal parkında kısa bir gezinti yapıp güneye ineceğiz. Kurak bir savanada ciple safariye çıkıyoruz. Ben bununla doymam diyorsanız biraz daha güneye inip Kalahari çölüne ve eğer uygun dönemde orada iseniz Okavango deltasına gidip doğanın kanununun nasıl işlediğine canlı şahit olabilirsiniz. Buradan da bir "U" çizerek lanetli topraklara, hem de vizesiz geçiş yapıyoruz.
Kalahari Çölü'nün ortasındaki kuraklıkta birden çoşan Okavango'nun yeşil mirası

      Burası Zambia. Ortalama yaşamın 40 yıl olduğu bir ülkede kimseyi rus ruletiyle korkutamazsınız. BM nin yardımıyla yaşayan, kasasında 243 dolar kaldı diye esprisi yapılan yer burası. İç savaştan ölme ihtimalinin HIV + liğinden daha yüksek oranda can aldığı ülke. Pulitzer ödüllü Jared Diamond'un antibiyotik olmadığı için sıtmadan ölen çocukları görüp ağladığı sağlık merkezinde gönüllü hekimlik yapıyoruz sınır tanımayanlar adına. Ve burada tüm dünya insanlarının belki sevinçlerinin ayrı olsa da acılarının aynı olduğunu anlıyoruz.
Zambia'nın korkunç fakirliğine bir örnek. Pek çok Hristiyan dernek yardımlarını Zambia'ya yönlendirmeye çalışsa da yüksek HIV+ liği ve yardımı döndürecek bir siyasi çemberi de olmadığı için açlıkla test ediliyor  bu insanlar. Resimde bir köy okulu değil, başkent Lusaka'da bir ilkokul görülmekte.

Zambia'nın doğasına bir örnek. Victoria Şelaleleri. 
      Parçalanan kalbimize biraz huzur dolsun diye tatilin son durağını Tanzanya olarak belirliyoruz. Burası nispeten iyi. Yeni gelişen şehirlerdeki inşaatlarda bizim ülkenin bayrağını dahi görebilirsiniz. 45 milyonluk nüfusu ile Afrika'da G.Afrika Cum. gibi öne çıkan bir ülke Tanzanya. İsteyenler için lükse(?) yakın otelleriyle Zanzibar Adası ya da Moritus iyi bir tatil mekanı olabilir. Tabi elektrikleri sık sık kesilen bu az yıldızlı otellerde yediğinize içtiğinize dikkat edin ki tatiliniz cırcır olmasın. Aynı zamanda kuzeyde Victoria Gölü'ne kıyısı var bu ülkenin. Bu tatlı su gölü tam bir cennet. İngiliz kraliçesinin adını alan Victoria Gölü, o bölge ekosistemi için altın değerinde. Afrika'ya has pek çok canlının göç yollarının başlangıç, bitiş ya da yol üstünde mola yeri olan bu gölün çevresinde BBC kameramanına rastlamadan gezinti yapamazsınız. Ciddi bir nüfus yoğunluğu olan bölge Tanzanya, Uganda ve Kenya'ya komşu. Dünyanın en büyük 2. tatlı su gölü konumunda. Bir de buna pek çok hayvanın göç yolu eklenince "karma" ortaya çıkıyor.

Solda çitaların, ortada zebraların, sağda zürafaların Afrika'daki yaşam alanı görülmekte. Açık renkler eski yerleşimlerini, koyu renkler ise zorunlu yeni yerleşimlerini göstermekte.
      Sadece Afrika'ya özgü pek çok canlının göç yolunda olan Victoria Gölü'nün korunması aslında bir insanlık sınavı. Çevre ülkeler fakirlikten kurtulmak adına bu muhteşem gölde aşırı balık avlamaya başlıyorlar. İnsan popülasyonunun aşırı artması ve balıkların da azalmasıyla aç kalan timsahlar insanlara saldırıyor. Tabi insanoğlu bu duruma en iyi bildiği tepkiyi gösteriyor. Daha fazla ölüm. Pek çok büyük kuruluş bu gölü insanların yaşam alanından kurtarmak gerektiğini belirtiyor. Peki ya orada yaşayanlar? Vakti zamanında Avrupa'da Tuna nehrinde, Çin'de Sarı nehirde, ABD de Missisippi de aynı kaderi paylaşmamış mıydı? Aynı olay geri kalmış bu ülke vatandaşlarına zorlu bir sınav haline getiriliyor. Ve belki de en acı soruyu sordurtuyor?
      "Yaşam alanlarımızı korumak için başka insanların ölmesine göz mü yummalıyız?"
      Seyahatinizi sonlandırmadan önce bir huzur bulamadıysanız Afrika'da tam olarak yapmanız gereken bir tatil yapmışsınızdır.
        Bizimle kalın, yeni yerleri keşfetmeye devam edelim...

Share:

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Gezilecek Yerler5: Baykal - Gobi - Kamçatka

   GEZİLECEK YERLER

   5- Baykal - Gobi - Kamçatka

   Bugün bir ülke yerine bir coğrafi yol belirledim. Önce dünyanın en enteresan gölü Baykal'a gideceğiz. Sonra unutulan çöl Gobi'de yol alacağız. Sonrasında ise Kamçatka-saklı cennet- bizleri bekliyor.
   Baykal Gölü Dünya'nın en büyük tatlı su deposu. En sıcak döneminde bile suyun sıcaklığı yaklaşık 10 derece. Aralık gibi donan göl mayısa kadar bu şekilde kalıyor. O zaman burası donmuş ,salla burayı derseniz çok yanılırsınız. Tatlı suyla dolu olduğundan bilimin maksimum yaptığı şu dönemde bile tam olarak ekosistemi bilinemiyor. Tamamen Baykal'a has pek çok canlı var, en çok dikkat çekeni ise kendine has Baykal foku olması. Derinlik ortalama 1637 metre ki bu bir rekor. Gölün tabanında tam 7 km.lik bir tortu tabakası olduğu söyleniyor. Tabandaki plakaların birleşim yerinde olsa gerek. Doğaya düşman Los Angeles manyaklarının bile ilgisini çekecek sade, sessiz, keşfedilmemiş bir yer Baykal.
Baykal Gölü
   Buradan biraz güneye inelim ve Moğolistan çadırlarına girelim. Burada esrarengiz Gobi Çölü'nde kumul tepeline bakalım ve kızıl güneşin batışını seyredelim. Aslında öyle çokta kum yok burada. Sahra'ya kadar uzaklaşmayın hemen. Biraz Konya Ovası, biraz çekik gözlü Cengiz Han'dan akrabamız moğol kültürü kattınız mı Gobi oluşuverir gözünüzde. Bir de burası hakkında değişik korkular var. Vay efendim neymiş çölde insan yiyen solucanlar varmışta, vay efendim neymiş insanlar enerji olmuş iletişim kuruyormuşta. Siz sadece güneşin batışını seyredin burda. Heyecan arayanlar pasta geçebilirler aslında.
   Gobi'den Kamçatka'ya geçeceğiz ama Mançurya'dan geçmek zorunda kalabiliriz. İsteyen Ulan-Bator'dan uçakla geçer Kamçatka'ya, ya da verirsin pasaportu Çin'e, sonra Mançurya bozkırlarında kurarsınız çadırınızı. Tabi eğer gelirseniz eski işgal şehri Harbin'e de uğramalısınız.
Kamçatka uydu fotoğrafı
   Şimdi Kamçatka'dayız. Dev gibi bir yarımada, sadece 300.000 nüfus. Rusya'ya bağlı, Japonya'nın kuzeyinde, ortalama sıcaklık -27 derece. Ama güzel! Bir somon balığı var, bir de bunları yiyen ayıları. Arada sırada bu ayılar insan yiyorlar ama sanırım bu olasılık Bursa'da bir maganda kurşunundan ölmeye göre daha zayıftır. Yeni şekillenmekte olan, volkanik faaliyetin eksik olmadığı bir yer olduğu için çok şiddetli depremler olabiliyor. Baharda eriyen karların coşturduğu ırmaklardan akan su; temizden daha temiz, hiç bir kimyasal bulaşmamış, sade ve huzurlu. Ne alttan geçen metronun vibrasyonu, ne üstten geçen uçağın sesi, ne de insanların bayağı konuşmaları var burada. Doğa ve sen.
Kırmızı çember: Baykal ve Gobi -- mavi çember: Kamçatka -- Yeşil çember: Mançurya
   Gitmek için ise zaten Rusya'ya vize yok, Moğolistan'ı hallettiniz mi tamam bu iş.
   Dünya'nın gizli kalmış köşelerini yazmaya devam edeceğim.
   Bizimle kalın, mutlu kalın...
Share:

22 Mayıs 2012 Salı

Gezilecek Yerler4: Yeni Zelanda

   GEZİLECEK YERLER

   4-Yeni Zelanda

   Bugün sizlere dünyanın uzak bir noktası, Yeni Zelanda'yı anlatacağım. Bu ufak, şirin, sevimli ülke Mikronezya, Polinezya denince ilk akla gelmesi gereken Cook tarafından keşfedilmiştir. Dünya'da kritik herhangi bir yol üzerinde bulunmadığı için çok fazla da sömürgeye uğramamış, doğası kısmen korunan bir bölge.
Yeni Zelanda'nın dünyadaki konumu
    Ne yazık ki pek çok kişi bütün dünyada haziran yaz, aralık kış olarak düşünüyor. Oysa ki güney yarıkürede bulunan Yeni Zelanda, Avustralya, Brezilya, Arjantin gibi ülkeler görmezden geliniyor. Anlayın kardeşim; burada yaz deyinde aralık düşünülür.Önce onu bi anlatayım.
   Günümüz modern insanının oluşumunu inceleyen bilim insanları, mutlaka Gine Adası ve Yeni Zelanda'ya uğramışlardır. Günümüz modern insanı -homosapiens- in Yeni Zelanda'da ve ötesindeki Okyanusya'da yaşıyor olması buraya göç etme başarısını göstermeleri açısından bir hayli önemlidir. Ayrıca Altay Dağları'nda bulunan Denisova İnsanlarının DNAlarının aborjinlerle uyumlu olması da ayrı bir enteresanlık. Buraya göç ettiği düşünülen Denisovalıların tahmini göç yolu üzerindeki Çin'de hiç örneğinin olmaması da çok garip sevgili HypoSapiens okurları. Denisova da kimdir derseniz, son zamanın keşfi olan, homosapiensten ayrı gelişen ve soyu tükenen bir insansı ama zamanın homosapienslerine ya da Avrupalı neandertallere gen aktarmış olma ihtimali var. Zaten modern insanın okyanustaki adalara gelip yerleşmesini daha sonra ele alacağız.
İnsanın evrimi
   Yeni Zelanda hakkında bir diğer bilgi de JRR Tolkien'in meşhur kitabı Yüzüklerin Efendisi filminin çekimlerinin burada yapılmasıydı. Yönetmen Peter Jackson Matamata isimli bölgenin ortaçağ Avrupa'sını yansıttığı ve alçak tepeleriyle hobbitlerin yaşam alanını andırdığını söylemiştir. Aynı zamanda filmin çekim maliyeti de ABD'den daha düşüktü. 2012'nin sonunda sinemalara gelecek olan Hobbit filmi de yine burada çekiliyor.
Matamara Bölgesi - Hobbit film seti
    Yine bu dünyanın güneyindeki adada 1 kişiye yaklaşık 10 koyun düşmekte. Adamlar akıllı; hiç bir ticaret yolu üstünde değiller, hemen hemen hiç enerji kaynakları yok, turizm desen LOTR ile para kazanmaya başladılar. Ama gelirleri güzel, insanlar mutlu. İnsan ve devlet yönetiminin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortada. Yoksa maymundan gelip maymuna gideceğiz.

Share:

17 Mayıs 2012 Perşembe

Gezilecek yerler: Fr.Guyanası


 GEZİLECEK YERLER

 3-Fransız Guyanası

   Bugün sizlere; bayrağı, başkenti ve yaklaşık 200.000 kişilik nüfusu olan, ama bağımsızlık tarihi olmayan bir ülkeden, daha doğrusu "ülkecik"ten bahsedeceğim.
   Fransız Guyanası, kimimizin aynı Tasmanya Canavarı gibi bir hayvan zannettiği, kimimizin Paris'i gezerken gördüğü Fransız haritasında "Aaa, Fransa'nın burda da toprağı varmış" dediği bir "ülkecik"
   Bu ülkenin bilinen en büyük özelliği, zamanında Fransızların "Şeytan Adası" denilen Fr.Guyanası açıklarındaki bir adayı hapishane haline getirmeleri. Yaklaşık 80.000 mahkum, bu adada yıllarca insanlıktan uzak şartlarda çalıştırılmıştır.(Bu olayı dünyanın öğrenmesi Steve McQueen veDustin Hoffmann'ın oynadığı "Papillon" filmiyle sağlanmıştır.)
"Papillon" film afişi
   Fransızların burada şöyle bir etkisi de var, eğer ki siz bir alanda başarılı olduysanız sizi Fransa'ya getiriyor. Bu şekilde Fransız olan pek çok kişi var. En meşhuru herhalde Cezayir asıllı Zidane'dır, Bernard Lama ise Guyana'lı. Tabii ki Fransız vatandaşı buradaki bireyler ama 3.Dünya'nın Fransız vatandaşı.
   Gündemi her zaman yakından takip edenler bu küçük ülkeciği bizim Türksat uydularımızın uzaya fırlatıldığı ülke olarak da hatırlayabilirler. Ekvator'a yakın ülkeler atmosferin ince olmasından dolayı daha müsait ama niye Kazakistan'dan göndermiyoruz, ben de bilmiyorum.
   Burada öyle müthiş tatil mekanları yok. Ama başkent Cayenne'deki ucuz halk pazarlarını gezerken Güney Amerika'nın o otantik havasına kapılabilirsiniz. Amazon'da yetişen bu otantik meyvelerin tadına mutlaka bakmalısınız. Hilton, Shareton gelmemiş diye gidilmez buraya demeyin. Anadolu'nun kuru toprakları yerine sürekli yağış alan, çok çok yeşil ormanlarda ülkenin iç kesimlerine ilerlemek bir hayli keyif verecek. Ya da nehirlerden içerilere ulaşım yapabilirsiniz. Elde palayla ormanın içinde sinek saldırısına uğramanın neresi keyifli diyorsanız, tek seferle Balear Adaları'nda müthiş bir tatil sizi bekliyor.
   Bir küçük ülkeciğin daha sonuna geldik.
   Başka bir ülkede, görüşmek üzere...
"Fr.Guyana'sında bugün turistik amaçlı gezilen, zamanında mahkumların ayaklarının zincirlendiği Şeytan Adası'ndaki hapishane"

Share:

1 Mayıs 2012 Salı

Gezilecek Yerler: Madagaskar

   GEZİLECEK YERLER

   2-Madagaskar

   Varsayalım ki Afrika'nın bu güzide ülkesine yolculuk yapalım dediniz-iyi de ettiniz. Bu güzide ülke İkinci Dünya Savaşı sonrası Afrika'da boncuk gibi türeyen ülkelerden birisi. Son yıllarda öyle hızlı bir gelişim eğrisi de yakalamış değiller ama yine de renklidir bu ada maceracılar için.
   Başkenti Antananarivo'da Özgürlük Meydanı'nı gezebilir, Afrika'ya insan görmeye gelmedim diyorsanız ormanlarında süfaka, ay-ay gibi enteresan lemur türlerini-ki buraya özgüdür- kaplumbağa, tilki, keler, bukalemun, kurbağa, tavus kuşu gibi evrimin enteresan basamaklarındaki hayvanları görebilirsiniz.(Madagaskar Afrika'dan izole bir adadır, bu yüzden çok çeşitli türler yaşar.)
"Madagaskar Lemuru"
   Eskiden Fransız sömürüsü olan adada pek çok Fransız esintisi bulabilirsiniz. Başkent Antananarivo'nun şekilli "cafe"lerinde kızarmış muz yerken sanki Paris'teymişsiniz havası yakalamaya çalışmayın. Yine de Fransızların burada bıraktığı pek çok eseri göreceksiniz.
   Kurulduğu günden bu yana Dünya basınına adı nerdeyse hiç çıkmayan Madagaskar'ı ise pek çok dünyalı 2005 te Dreamworks un yaptığı "Madagaskar" filmiyle tanıdı. Ama buna rağmen ülkede herhangi bir kıpırdanma olmadı. Olması da pek muhtemel görünmüyor.
   Adanın resmi dili "Malgaşça" ise anlaması imkansız, dinlemesi eğlenceli bir dil. Örnek verecek olursak başkentin yerel dildeki adı "Tananarive", ilk başkanlarının adı "Tsiranana", ilk kralları ise "Adrianapoinimerina"
   Gençliğinizde gaza gelip gittiğiniz Madagaskar'a eğer ki bir 40 yıl sonra gidecek olursanız, herşeyin hala yerinde durduğunu görünce çok şaşıracaksınız. Yok eğer daha gitmediyseniz Madagaskar'a herhangi bir tur falan da düzenlenmiyor bildiğim kadarıyla. Yok ben illa da gidecem diyorsanız  o zaman Tanzanya'dan bi balıkçı teknesine binip gidebilirsiniz, tabi yolda Somali'li korsanlar çevirmezse.
   Başka bir macerada görüşmek üzere..
Share:

30 Nisan 2012 Pazartesi

Gezilecek Yerler: Gine Adası

   GEZİLECEK YERLER 

   Öyle Paris'i anlatacak değilim. Ya da Avrupa' da yeni açılmış bi sergi içeriğini falan.
   Size görmek istediğim yerleri anlatayım, bilinmeyenleri ama!

    1- Gine adası
   Dünya'daki her 2 dilden 1 i burada konuşulur. Tarihimizde gördüğümüz aşamaları (avcı-toplayıcı ilk kabilelerden merkezi uygarlıklara kadar) burada denizden her 100 metre yükseldiğimizde görebiliriz. Hatta kral bir bitki bilimci veya hayvan bilimci iseniz sizin isimlendirebileceğiniz bir canlı bile bulabilirsiniz.
   Siyasi haritaya bakarsanız adanın tam ortadan ikiye ayrıldığını görürsünüz. Doğusunda şovmenlerin pek sevdiği Papau Yeni Gine ve batısında en kalabalık müslüman Endonezya. Anladığım kadarıyla adanın batı kısmı Endonezya'nın da pek umrunda değil. Orada daha resmi dünya tarafından kaydı olmayan kabileler var. Ha bu arada bu kabileler insan falan yemiyorlar.
   Eğer filologsanız; tepelerdeki kabilelere karışıp yerel tanrı olabilirsiniz.(diye ümit ediyorum, herkesin içinde bi tanrı olma isteği var işte.) Yalnız oradaki herkesin bi iletişim sorunu içinde olduğunu düşünüyorum, gidecek olursanız sözlük falan da işe yaramaz zaten.
   Bir de tropik iklim var tabi, her 3 günde toplam 5 günlük yağmur yağıyor. Bir de bunlara çok yaygın olan sıtma, kolera, tifo gibi hastalıkları eklemek lazım.
   Son 3-5 yıldır sırf turizm olsun diye bu kabileler süsleniyor falan, arayacak olursanız bulursunuz-tavsiye etmiyorum bak-doğallık falan kalmıyor böyle.BBCnin kameramanı gelmese ne olurdu sanki?
   Gördünüz sevgili izleyenler, aslında Gine Dünya'daki cehennem. Ama yine de vay efenim ben enteresan bi tatil yapayım , yerli halka karışayım diyorsanız-benim gibi- o zaman Gine tam sizlik.
   Şimdi bu kadar yazdıktan sonra işte şu havayolunun bu tarifesi şöyle ucuza götürüyor, dönüşte de muhteşem maldivler'de 2 günlük tatil veriyorlar falan dememi bekliyorsanız, çok yanılıyorsunuz.Meraklıysanız, basın parayı gidin...
"Papau Yeni Gine'de ormanlık alan"

Share:
Scroll To Top