HAYATA DAİR SAÇMALAMACALAR VOL 11:
Ankara'nın yaz akşamlarında, kafamı
pencereden ne zaman dışarı çıkarsam, hep sokaklarından çakırkeyif
bir bira kokusu gelir burnuma. Herkese kokar mı bu bilmem ama benim
olgunlaşma yıllarımdan kalma bir lezyon galiba beynimde. Yaz
akşamlarının ayrı bir tadı vardır herkesin damağında. Kimine
memur balkonlarının atletle karpuz yeme seramonilerini
hatırlatır(dibi höpürdetilerek içilmeyen karpuzlar yenmiş
sayılmaz), kimine keyifli dost sohbetlerini, kimine yazlık evlerin
bahçelerinden gelen okey taşlarının takozla mücedelesinin ve çay
kaşığının ince belliyle yaptığı dansın seslerini hatırlatır.
Ayrı bir kokusu vardır yaz akşamlarının. Serin, huzurlu, dingin
ve mutlu bir kokusu vardır. Kişisel gelişimin her bakımdan tavan
yaptığı dönemlerdir yaz akşamları. Bütün yıl birfiil günü
gününe aileler tarafından takip edilen kışlık dizilerin,
tekraraları esnasında yapacak hiçbir şey bulamamanın verdiği
sıkıntıyla bir an maruz kalınarak müptelası olunduğu
saatlerdir. Balkona çıkarılan 37 ekran tvlerin seslerinin
karıştığı apartman ailelerinin, saksıya ektiği fesleğenlere
sürekli birilerinin dokunmasını isteyen ve bu vesileyle gelen
kokunun akabinde ektiği fesleğen ve diğer çiçeklere övgü almak
isteyen annelerin, sivrisinek meydan muharebelerinde galip gelme
hırsıyla bütün sinek ilacını etrafa boca eden babaların haklı
gururunun, testosteron ve östrojen patlaması yaşayan ergenliğe
girme çabasındaki gençlerin etrafı kesen bakışlarının,
ergenlikle işi bitmiş yetişkin ama ailesine göre hala evin küçük
çocuğu olan bireylerin, artık bu bakış açısını dert etmeden
dış dünyayla yüzleşerek ne kadar az şey bildiğini görüp,
kendini geliştirme ve bir yazda tüm kitapları okuma, tüm
filmleri izleme çabalarının mevsimidir yaz akşamları. Benim ve
bana benzer birçok öğretmen çocuğu için de öğretmenevi
bahçesidir yaz akşamları. Anne ve babanızın öğretmen
arkadaşlarının kalabalığından sıyrılan akranlarınızla yeni
tanışma ve sıkıntılı kaynaşma saatlerinin ardından ıslak
çimen kokan bahçede saklambaç, yakalambaç oynama saatleridir.
Öğretmen evi bahçesinden "çaykur emekli öğretmenler korosu"
şeklinde yükselen çay karıştırma sesleridir yaz akşamları.
Sokakatan gelen çocuk sesleri hiç değişmez sanki, her yaz aynı
sesler, aynı zamanda, aynı sözcüklerle, aynı tonda yazın
gelmesiyle doldururverir sokakları. Şimdi pencereden dışarı kafanızı
çıkarıp bu seslere kulak verin. Çocukluğunuzun seslerini
duyarsınız belki siz de. Yok be öyle bişey yapmayın tabi ki de.
“Oluum saat kaç oldu sizin eviniz yok mu, keserim topunuzu, gidin
evinize başım şişti” diyip gönül rahatlığıyla tvnin
karşısında sahte haberlerlerin, magazin programlarının, tekrara dizilerinin
karşısında sıcakta mayışın. Neyse ki ilk fikir cazip gelen
insanlar da var. İkinci fikri beğeneneler, iyi ki onlar da var,
yoksa çekilmezdi hayat valla. Şimdi SMS'e sarılma zamanı haydi
Türkiyem gel gaza. İlk fikir diyenler İ, ikinci fikir diyenler ise İ
yazıp 1234'e SMS atsınlar. Unutmayın acun ve benzerleri sayenizde
zengin olacak. Onların çorbasında sizin de tuzunuz olsun. Birlik
ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan bu günlerde... neyse daha
fazla saçmalamadan sıcağın mayışıklığına kendimi
bırakıyorum sevgili okur. İyi yapış yapışmalar.