HAYATA DAİR SAÇMALAMACALAR VOL:16
Fark edilmeden kapkara bulutlar
kaplıyor gökyüzünü gecenin bir vakti. Karanlığa gizlenmiş
orduların ansızın yaptığı baskın gibi boşaltıyor tüm
yağmurunu hazırlıksız şehrin üstüne. Kir rengi sokak
köpeklerinin açık ağızlarından sıcak nefeslerinin buharı
yükselirken, kocaman dişlerinin arasından sızan aç salyaları
yağmur damlalarına karışıyor. Amaçsız bir öfkeyle havlıyor
köpekler hiç durmadan ve havlama sesleri sert darbeler vuruyor
evlerin sıvası dökülmüş yaşlı duvarlarına. Daha da
şiddetleniyor yağmur. Evlerin çatılarından oluk oluk akıyor
sular. Sonra çöp yığınlarının geniz yakan ekşi renkli
sularıyla karışıyor.
Aynı yalanlar buharlaşıyor ve farklı
gerçekler kılığında yağıyor hep. Farklı mazeretlerle
ıslanıyor hep aynı çaresizlikler.
Evlerin duvarlarının sıvası
dökülüyor yavaş yavaş. Sarı ışık yanan salonlarda kimsenin
konuşmadan izlediği herhangi bir kanalın herhangi bir programında,
reklam aralarında yerinden kalkıp mutfağa gidiyor evin kadını.
Çocuklar reklam arasını fırsat bilip, ucu kıvrılmış, kareli,
harita metod, çoğu zaman 60 yaprak defterlerine sırf bitmesi için
yaptıkları ödevlerini karalıyorlar. Ağırlaşan göz kapaklarını
daha fazla açık tutamayarak reklam arasında kapatıyor gözlerini, 1 adet
3lü, 2 adet tekli, 1 adet 2li oturma grubunun 3lü üyesine uzanmış
olan evin babası.
Her evin kendine özgü bir kokusu
vardır. Kimisi huzur kokar. Kimisi soba üstü kestane, portakal
kabuğu, nohut kokar. Kimisi yapay kokar. Kimisinde de çürümüş
ruhlar kokar.
Renkleri akıyor tüm varlıların.
Gece yağdıkça üstlerine, siyahbeyaz bir ıslaklık kalıyor
geriye. Duygusuz, soğuk bir ıslaklık. Sokak lambalarının
ışıkları, altlarına ulaşmadan yok oluyor karanlığın içinde.
Duyguları akıyor insanların. Duş suyu altında bedenlerinden akan
bir çamur gibi kolayca kayıp gidiyor. 2. el tezgahlarına düşüyor maddi değeri kalmayan tüm insancıl duygular. Alıcı bulamayanları kaldırımın üzerinde kafasından kan sızarak ölüyor. Üzerine örtülen gazetenin 3. sayfasına, ertesi gün bu görüntüsünün fotoğrafı basılıyor. Bir çoğu fotoğraf olmayı bile hakedemeden "X kişiden biri" olarak sadece bir rakamın altında yok oluyor.
Garip bir uğultusu var gecenin.
Kendine has bir kokusu var. Avucunun içinde karanlığını
hissedebilirsin istersen, soğuk ve kaygan bir teni var. Garip bir
gerçekliği var gecenin. Hayatın vitrini gibi süslenen, boyanan
gündüzün yerine, siyahbeyaz ve yalın bir gerçekliği var.