gece melek ve bizim çocuklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gece melek ve bizim çocuklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ocak 2013 Çarşamba

Gece, Melek ve Bizim Çocuklar

HAYATA DAİR SAÇMALAMACALAR VOL:16




     Fark edilmeden kapkara bulutlar kaplıyor gökyüzünü gecenin bir vakti. Karanlığa gizlenmiş orduların ansızın yaptığı baskın gibi boşaltıyor tüm yağmurunu hazırlıksız şehrin üstüne. Kir rengi sokak köpeklerinin açık ağızlarından sıcak nefeslerinin buharı yükselirken, kocaman dişlerinin arasından sızan aç salyaları yağmur damlalarına karışıyor. Amaçsız bir öfkeyle havlıyor köpekler hiç durmadan ve havlama sesleri sert darbeler vuruyor evlerin sıvası dökülmüş yaşlı duvarlarına. Daha da şiddetleniyor yağmur. Evlerin çatılarından oluk oluk akıyor sular. Sonra çöp yığınlarının geniz yakan ekşi renkli sularıyla karışıyor.

     Aynı yalanlar buharlaşıyor ve farklı gerçekler kılığında yağıyor hep. Farklı mazeretlerle ıslanıyor hep aynı çaresizlikler.

     Evlerin duvarlarının sıvası dökülüyor yavaş yavaş. Sarı ışık yanan salonlarda kimsenin konuşmadan izlediği herhangi bir kanalın herhangi bir programında, reklam aralarında yerinden kalkıp mutfağa gidiyor evin kadını. Çocuklar reklam arasını fırsat bilip, ucu kıvrılmış, kareli, harita metod, çoğu zaman 60 yaprak defterlerine sırf bitmesi için yaptıkları ödevlerini karalıyorlar. Ağırlaşan göz kapaklarını daha fazla açık tutamayarak reklam arasında kapatıyor gözlerini, 1 adet 3lü, 2 adet tekli, 1 adet 2li oturma grubunun 3lü üyesine uzanmış olan evin babası.

      Her evin kendine özgü bir kokusu vardır. Kimisi huzur kokar. Kimisi soba üstü kestane, portakal kabuğu, nohut kokar. Kimisi yapay kokar. Kimisinde de çürümüş ruhlar kokar.

     Renkleri akıyor tüm varlıların. Gece yağdıkça üstlerine, siyahbeyaz bir ıslaklık kalıyor geriye. Duygusuz, soğuk bir ıslaklık. Sokak lambalarının ışıkları, altlarına ulaşmadan yok oluyor karanlığın içinde. Duyguları akıyor insanların. Duş suyu altında bedenlerinden akan bir çamur gibi kolayca kayıp gidiyor. 2. el tezgahlarına düşüyor maddi değeri kalmayan tüm insancıl duygular. Alıcı bulamayanları kaldırımın üzerinde kafasından kan sızarak ölüyor. Üzerine örtülen gazetenin 3. sayfasına, ertesi gün bu görüntüsünün fotoğrafı basılıyor. Bir çoğu fotoğraf olmayı bile hakedemeden "X kişiden biri" olarak sadece bir rakamın altında yok oluyor.

      Garip bir uğultusu var gecenin. Kendine has bir kokusu var. Avucunun içinde karanlığını hissedebilirsin istersen, soğuk ve kaygan bir teni var. Garip bir gerçekliği var gecenin. Hayatın vitrini gibi süslenen, boyanan gündüzün yerine, siyahbeyaz ve yalın bir gerçekliği var.
Share:
Scroll To Top