sıcak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sıcak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Temmuz 2012 Salı

SICAK

HAYATA DAİR SAÇMALAMACALAR VOL:10


Sıcak


Yaz Mevsimi Resimleri

Yapış yapış bir Ankara sıcağında, perdenin sıcak esen rüzgarla fingirdeşmelerini izlerken, koltuğun üzerinden ne zaman eriyerek halıya akacağımı kestirmeye çalışmaktayım. Neyse pek sevgili okuryazarlarımız, uzunca bir zamandır pek yazı yazamamış olmanın verdiği “kekremsi” tadı üzerimizden atmak için bu yazıyı yazıyorum. Sıcağın bunaltıcılığından etkilenen beyin sinapslarınızı fazla yormayan, sırf yazmak için yazılan, popüler kültür yazarlarının yazdığı yazılar gibi “1,2,3,4,5,? soru işaretli yere gelecek sayı nedir?” kadar bile sizi düşündürmeyen yazılardan birisi olur umarım bu yazımız. O yazarların yaptığı gibi saçma şeylerle beyninizi sulandırarak, yazının sonunda sizleri gaza getirmeyi amaçlıyorum bu yazımda. Hani şu sizin yanlışlıkla yaptığınız anlamsız ufak bir şeyden dolayı birden atarlanarak yüksek sesle sürekli söylenen ve kendisini duyan güruhun da ona katılarak bir anda kitlesel bir hareket oluşturacağını ve buna öncülük yapacağını sanan teyzeler vardır ya, onlar gibi geliyor bana bu yazarlar. Ama her zamanki gibi hemen haksızlık etmeyelim, bir de onlar açısından bakalım meseleye. Belki de böyle yapmak işe yarıyordur. Belki de “kavimler göçü” bu teyzeler nedeniyle olmuştur. Düşünün mesela; sıcak bir yaz günü, tıklım tıklım bir at arabasında, bir gencin "su" testisi bu teyzelerden birinin koluna dokunmuştur ve teyzenin “dikkat etsene çocuğum”la başlayan yakarışı gittikçe artan bir ses tonuyla şiddetlenmiş ve bunu duyan, gaza gelmeyeli epey olmuş at arabası insanları da teyzeye destek vermişlerdir. Hızla büyüyen isyan tüm şehri, ülkeyi ve hatta dünyayı sarmıştır. Bir anda bu isyanın öncüsü durumunda kalan teyzenin halkı bir yöne yönlendirmesi gerekmiştir ve teyze ne yapacağını bilemeden panikle bir yönü gösterip “yürüyüüüün oraya kaçtı” diye bağırmıştır. İşte Hunların Aral Gölü ile Hazal Denizi arasından Don ve Volga nehirleri arasına kayışı bu şekilde olmuştur. Bu kalabalığın önünde kalan çaresiz gencin kaçışı sırasında düşen su testisi de kırılmıştır. Kahvede akşama kadar okey oynayıp çay içen sigara bağımlısı, sarı dişli atalarımızdan birisi de bu kaçan genci görerek, yoğun küfürlü konuşmaları arasında "su testisi de su yolunda kırılır tabi a.q" gibi bir laf etmiştir. Bu sözleri ilk çağlardan beri taş kitabelere not etmeyi kendine görev edinen o meşhur "atasözü" isimli atamız da, bu sözü de her zaman olduğu gibi, küfürlü kısımlarını ayıklayarak, 12 ciltlik kitabesine not etmiştir. Olamaz mı? Olabilir. Tarih anlatana göre değişmez mi? Kim kendinden bu kadar emin ahkam kesme hakkını bulur ki tarih hakkında, ancak o tarihi yaşayanlara ait değil midir ki bu hak? O işe bu sıcakta girmeyelim di mi? Haklısınız. Kafamda uçuşan düşünceler ve beni sürekli oraya buraya çekiştiren sorumluluklar arasında sıkışan bünyemin hareketsizliğini sıcağa bağlayarak sizlere veda ediyorum. Serin düşünceler sevgili “okurbelkiyazarbelkiyazmazlar”.
Share:
Scroll To Top