zaman mı değil zaman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zaman mı değil zaman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ağustos 2012 Çarşamba

ZAMAN MI DEĞİL ZAMAN

HAYATA DAİR SAÇMALAMACALAR VOL:12

"Biz kırıldık daha da kırılırız
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza"



“Biz yeni bir hayatın acemileriyiz
Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
Şiirimiz, aşkımız yeniden,
Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeyle bağış arasında “

Boğuk ve karanlık bir sesi var şehrin. Binaların karanlık, nemli, birayla karışık sidik kokan duvarlarından taşan şarkıların yapmacık ve zorlama sözleri ve basit müzikleri iç içe geçmiş. Uzaklardan ambulans sesleri duyulup kayboluyor. Bazı hayatların son çığlıkları, bazı hayatların da en güçlü çaresizlikleri ve isyanları gibi. Ne ses önce geliyor ne de ışık. En önde gelen hep hüzün oluyor bazıları için. Kalabalıkların anlam ifade etmeyen sesleri geliyor rüzgarlarla ara ara. İşten çıkan yorgun homurtular, sarhoş nidaları, laf atan, laf yiyen, bağıran, kavga eden, sevgi sözcüklerinin utangaç ya da alışkanlık haline gelmiş yüzsüzlükleri dolu bu homurtular. Araba kornaları duyuluyor şehrin katran kusmuş yapış yapış caddelerinde. Motorların hepsi farklı bir öfkeyle ve sabırsızlıkla kudurmuş köpekler gibi nefret dolu hırıltılar çıkarıyor.

“Zaman mı? Değil zaman
Akan zaman değil mesafelerdir “

Değişik boylarda ruhsuz binalar dikiliyor karşımda. Mezar taşı gibi soğuk ve yalnız. Kirli ışıklar yanıyor her katından. Yapmacık kahkahalar yükseliyor. Kokareççilerin ritimlerine ayak uyduruyor rengi kirle karışık gri ve siyah sokak köpeklerinin kalabalıklar arasında farkedilmeyen adımları. Bir çok çiçekten daha anlamlı kokan çöpler yığılı sokak başlarında. Sokaktaki şarap parası dilenen sarhoşla katların birinde konsomatrise paralar döken altın dişli şişman adamın arasındaki mesafeyi ölçmeye yetmiyor hiçbir saatin gücü. Aynı zamanı mı ölçüyor 10tlye satılan, binaların en alt katlarındaki taklit mallar satan bir bazaarın tezgahındaki saatle, binlerce liraya satılan altın yahut değerli taşların her saat başını süslediği o kol saatleri. Gecenin bir vakti korsan tezgahlar açılıyor, korsan anılar satan. Sonra orjinalmiş gibi kabulleniliyor tüm sahteliği, yaşanılmak istenilen hayatın. Yavaş yavaş kayboluyor kalabalık. Sonra aniden çekiliyor bütün damarlarından kan. Oluk oluk karanlık kanıyor şah damarı vurulmuş şehir.

“Biz kırıldık daha da kırılırız
Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
Hırsız da bilmiyor çaldığını “

Share:
Scroll To Top